İLETİŞİM BİLGİLERİ

GÜNGÖR ÇAKAN

 

Cep Telefonu:

 

  0536 314 68 14


BARTIN İL MÜFTÜLÜĞÜ

 

AİLE HAYATI

TAKVİM
FACEBOOK SAYFAM
 Facebook Sayfam
ÜYELİK GİRİŞİ
HADİSLERLE İSLAM

HADİSLERLE İSLAM

HAC İBADETİ

.

TELBİYE

.

.

Telbiye - Tekbir - Salavat

.

.

HAC İBADETİ

.

.
BAZI GÖRÜNTÜLER
.

Bilgi Köşesi

Diyanet Hac Rehberi

Diyanet İşleri Bakanlığınca sunulan Hac ile ilgili kaynaklar. 
 
KUTSAL İKLİMDE DUAHacci ANLAMAKHAC İLMİHALİ
 

HAC NEDİR?


Hac, İslam'ın beş esasından birisidir. Hem mali ve hem de bedeni bir ibadettir. Hac, kelime olarak, "yönelmek, kasdetmek, bir kimseyi ya da bir yeri çokça ziyaret etmek" anlamlarına gelir. Dini bir terim olarak Hac, "Belirli bir zamanda usulüne uygun olarak ihrama girdikten sonra Arafat'ta vakfe yapmak, Kâbe'yi tavaf ederek ziyaret etmek ve diğer bazı dini görevleri yerine getirmek" suretiyle yapılan ibadeti ifade eder. Bu ibadeti yerine getirene hacı denir. Hac, hicretin IX. yılında farz kılınmıştır. Haccın farz olduğu hükmü, Kur'an ve Sünnette bildirilmiştir. Bu konuda tüm müslümanlar görüş birliği içerisindedirler. Kur'an-ı Kerim'de, "gitmeye gücü yetenlerin Kâbe'yi haccetmeleri insanlar üzerinde Allah'ın bir Hakkıdır." (1) buyurulmuştur. Hz. Peygamber de, "İslâm beş temel esas üzerine kurulmuştur. Bunlar, Allah'tan başka ilah olmadığına ve Muhammed'in Allah'ın peygamberi olduğuna şehadet etmek, namaz kılmak, Zekat vermek, Kâbe'yi haccetmek ve Ramazan orucunu tutmaktır." (2) buyurmaktadır. Hac, Bilindiği şekliyle Hz.İbrahim 'e kadar uzanan bir ibadettir. Kur'an ve hadisler bize, Hz.İbrahim 'in haccından, insanları hacca çağırmasından bahsetmekte, (Hac 22/27-28) Kabe'nin ve Hac menasikinin tarihçesine işaret etmektedir. (1) Al-i İmran Sûresi, ayet: 97
(2) Buhari, İman, 2; Müslim, İman, 5

HAC Kimlere Farzdır?

Erkek olsun, kadın olsun şartlarını taşıyan her müslümana, ömründe bir defa haccetmek farzdır. Üzerine hac farz olan kimse, bu ibadeti geciktirmeden bir an önce yerine getirmelidir. Üzerine farz olduğu halde bir takım gerekçelerle bu önemli ibadeti yerine getirmeyip ileri yaşlara ertelemek dinen uygun değildir. Bu şekilde haccını erteleyip daha sonra bizzat hac yapamayacak duruma düşen kimse, Bedel (Vekil) göndermek zorunda kalır yerine. Bir kimsenin hac ibadetiyle yükümlü sayılması için; müslüman, akıllı, erginlik çağına ulaşmış, hür, hac için yeterli mali imkâna sahip ve bu ibadeti yerine getirecek vakte Erişmiş olması şarttır. Bu şartlardan birini taşımayan kimseye hac farz olmaz. Kendisine hac farz olan kimsenin, haccını bizzat eda etmekle yükümlü sayılması için de, sağlıklı olması, tutukluluk veya Yurtdışına çıkma yasağı gibi bir engelinin bulunmaması ve yolun güvenli olması şarttır. Ayrıca Boşanma veya ölüm iddeti beklemekte olan kadının, beklemesi gereken süreyi tamamlamış olması lazımdır. Hac yolculuğuna katlanamayacak, ya da fiilen haccedemeyecek hasta olanlar ile, yaşlılar, tutuklular, Yurtdışına çıkışları yasaklanmış olanlar ve iddet beklemekte olan kadınlar, hac kendilerine farz olsa bile, eda ile yükümlü değildirler derecede. Bu durumda olanlar şartları oluştuğu takdirde bizzat haccederler.

Haccın FAZİLETİ

Dünya ve ahiret hayatı açısından önemli bir dönüm noktası olan hac, samimi ve ihlâslı bir şekilde yerine getirildiği zaman, müslümanı günahlarından arındırır, onun Allah katındaki derecesini yükseltir, cenneti kazanmasına vesile olur ve kişiyi ahlâken olgunlaştırır. Gücü yetenlerin farz olarak ömürlerinde bir defa yapacakları bu ibadetin FAZİLETİ gerçekten büyüktür. "Kim Allah için hacceder de kötü söz ve davranışlardan sakınır ve günahlara sapmazsa - kul hakları hariç - annesinin onu doğurduğu günkü gibi günahlardan arınmış olarak döner" (3) Hadisi Şerifi, haccın ne derece faziletli bir ibadet olduğunu anlatmaya yeter. Bununla birlikte haccın FAZİLETİ konusunda birkaç hadis-i şerif daha zikretmek yararlı olacaktır. Peygamber Efendimiz (SAS) şöyle buyurmuştur: "Makbul haccın Karşılığı Cennetten başka bir şey değildir. Umre de diğer bir umre ile arasındaki günahları siler." (4) Amellerin hangisi daha faziletlidir? şeklindeki bir soruya Peygamberimiz: "Allah ve Rasûlüne iman" şeklinde cevap vermiş; sonra hangisi? diye sorulunca; "Allah yolunda", sonra hangisi buyurmuş cihad? denince; "Makbul hac" diye cevap vermiştir. (5)Hacceden kimselerin Allah katındaki değeri çok yüksektir. Bu sebeple Yüce Allah onların içtenlikle yapacakları duaları geri çevirmez. Peygamber Efendimiz; "Haccedenler ve umre yapanlar Allah'ın misafirleridir. Kendisine dua ederlerse, dualarını kabul eder, Bağışlanma dilerlerse onları Bağışlar" (6) buyurmaktadır. Konuyla ilgili bir diğer hadis-i şerif de şöyledir: "Hac ve umreyi art arda yapınız. Çünkü bu ikisi, körüğün demir, altın ve gümüşün Pasini giderdiği gibi fakirliği ve günahları yok eder." (7) Bir Hadis-i şerifte de hac ve umre normalde gaza yoluyla yapılan cihada katılmayan yaşlılar, küçükler, güçsüzler ve kadınların cihadı olarak nitelendirilmiştir (8) ki, bu da haccın ne derece faziletli bir ibadet olduğunu göstermektedir. Yüce Allah'ın kullarını en çok affettiği gün olan Arafe gününde (9) saçı başı dağılmış, toza toprağa belenmiş bir vaziyette el açıp Allah'a yalvaran kullarını Cenab-ı Hak mutlaka Affeder. Önemli olan böylesine üstün bir ibadeti, gereği gibi yerine getirerek onun faziletinden yararlanmaktır. (3) Buhari, Hac, 4
(4) Nesai, Menasik ,3-5 (5 / 112, 115); Müslim, Hac, 437 (Hadis no: 1349); İbn-i Mace, Menasik, 3 (Hadis No: 2888)
(5) Buhari, Hac, 4; Nesai, Menasik, 4 (5 / 113)
(6) İbn-i Mace, Menasik, 5 (Hadis no: 2892)
(7) Tirmizi, Hac, 2 (Hadis No: 810); Nesai, Menasik, 6 (5 / 115) İbn-i Mace, Menasik, 3 (Hadis No: 2887)
(8) Nesai, Menasik, 4 (5 / 114)
(9) Müslim, Hac, 79 (Hadis No: 1348)

Haccın Hikmetleri

Allah'ın ona Seyde şüphesiz insanların dünya ve ahiret hayatı için pek çok hikmetler vardır emrettiği. Bu şaşmaz gerçeğe göre haccın da pek çok hikmetleri bulunmaktadır. Bunlardan bazıları şöyle sıralanabilir: Her İnsan Yaratılışı gereği Yüce Allah'a karşı kulluğunu ortaya koymak ihtiyacındadır. Hac, kula, en belirgin bir şekilde Yüce Allah karşısında aczini ortaya koyma, kulluğunu ifade etme ve onun verdiği nimetlere şükretme imkanı veren bir ibadettir. Çünkü hacı, mal, mülk, makam ve mevki gibi dünyevi unsurlardan sıyrılarak Allah'a yönelir. Sonsuz güç ve kudret sahibinin karşısında teslimiyetini ve bağlılığını ifade eder. Bu durum kendisine Allah'a kul olma zevkini tattırır. Hac; renk, dil, Irk, ülke, kültür, makam ve mevki farkı gözetmeksizin aynı amaç ve gayeleri taşıyan milyonlarca müslümanı bir araya getirerek eşitlik ve Kardeşliğin çok canlı bir tablosunu oluşturur. Bu, lafta kalan kuru bir iddiadan ibaret değildir. Zenginiyle, fakiriyle, güçlüsüyle, güçsüzüyle bütün Hacılar aynı kıyafetler içinde, aynı mahrumiyetleri Yaşayarak, aynı güçlüklere katlanarak, aynı şartlarda hareket ederek fiili bir eşitlik ve kardeşlik eğitiminden geçerler. Trilyonlara hükmeden bir zenginle geçimini zor karşılayan bir fakire aynı kıyafet içinde Arafat'ta beraberce el açıp dua ettiren ve Kabe'nin etrafında yan yana tavaf ettiren hac ibadeti, insanlara makam, mevki, mal mülkle böbürlenmemeyi, İslâm kardeşliği içinde tanışıp kaynaşmayı ve mahşeri unutmamayı öğretir . İslâm Dininin doğup yayıldığı, vahyin indiği, Hz. Peygamber ve Ashabının bin bir güçlük ve sıkıntılar içinde mücadeleler verdiği ve Hz. Adem'den beri bazı peygamberlerin Uğrak yeri olmuş kutsal toprakları görmek, Müminlerin dini duygularını güçlendirir, İslâm'a bağlılıklarını artırır. Dünyanın dört bir tarafından gelen, renkleri, dilleri, Ülkeleri ve Kültürleri farklı, fakat hedef ve gayeleri aynı binlerce müslümanın birbirleriyle kaynaşması ve görüşmesi sağlanmış olur. Bu durum Müslümanların birbiriyle irtibat kurmalarına, birbirlerinin dertlerinden haberdar olmalarına ve hatta ticari bağlantılar kurmalarına imkan sağlar. Hac ibadetiyle müslüman, Yüce Allah'ın kendisine lütfettiği sağlık, yetenek, mal ve mülk gibi dünyevi nimetlerin şükrünü eda etmiş olur. Hac yapan müslümanlar sabır, tahammül, sıkıntılara katlanma, güçlüklere göğüs gerebilme, büyük kalabalıklarla aynı anda hareket ederek aynı şeyleri yapabilme, yardımlaşma, Dayanışma ve belli kurallara adapte olabilme ... gibi ahlaki özelliklerini geliştirirler. Hac, müslümanlarda ömür boyu silinmeyecek derin Hatıralar bırakır. Bu Hatıralar; müminin hacdan sonraki yaşamında istikametini kaybetmemesine hizmet eder. Hac, müminin hayatında adeta bir dönüm noktası oluşturur. Arafat gibi mahşerin örneğini oluşturan bir yerde Allah'a el açıp yalvaran ve günahlarından sıyrılan bir müslüman bir daha kolay kolay eski işlediği günahlara dönmek istemez. Bu yönüyle hac, günahkar müslümanlar için bir arındırma ve İyileştirme işlemi görür. Hac sayesinde müslümanlar arasında güzel etkileşimler meydana gelir. Müminler birbirlerinden güzel hasletler alırlar. Fikirlerinde müspet anlamda önemli Değişmeler olur. Insanları birbirinden uzaklaştıran ırkçılık gibi olumsuz düşüncelerin törpülenmesi sağlanır. Kısaca haccın, başka ibadetlerde olmayan kendine özgü pek çok hikmetleri, ahlaki, sosyal, ekonomik ve psikolojik yararları vardır. Yukarıda yalnızca bunlardan bazıları zikredilebilmiştir.  

Umre Nedir?

Umre, belirli bir vakte bağlı olmaksızın usulüne göre ihrama girdikten sonra, tavaf ederek Kâbe'yi ziyaret etmek ve diğer bazı dini görevleri yerine getirmek suretiyle yapılan ibadettir. Hacca "Hacc-ı Ekber" (büyük hac), umreye de "Hacc-ı Asgar" (küçük hac) denir. 

Kabe

Haccın sebebi ve namazlarda kıblegâhımız olan Kabe, yeryüzünde Alemlere bereket ve Hidayet kaynağı olarak insanlar için kurulan ilk binadır. Allah'ın emriyle Hz. İbrahim ve oğlu Hz. İsmail tarafından Mekke'de yapılmıştır. (11) "Mescid-i Haram" denilen mabedin ortasında bulunan Kabe, Kuzeydoğu duvarı 12,63; Kuzeybatı duvarı 11,03; GÜNEYBATI duvarı 13,10; güneydoğu duvarı 11,22 ve yüksekliği 13 m olan 145 m2 alan üzerine kurulmuş taş bir binadır. Üzeri siyah bir örtü ile örtülüdür. Her sene hac mevsiminde yenilenmektedir Örtüsü. Kabe'nin köşeleri yaklaşık olarak dört ana yönü gösterir. Köselerden her birinin ayrı ismi vardır. Doğu köşesine "Hacer-i Esved" veya "Şarki", kuzey köşesine "Irakî", batı köşesine "Sami" ve köşesine de "denir Yemânî Güney. "Hacer-i Esved", Kabe'nin doğu köşesinde yerden 1,5 m yükseklikte bulunmaktadır. "Hacer-i Esved" siyah taş demektir. Hz. İbrahim tarafından tavafa başlanacak yere işaret olmak üzere konulmustur. Başlangıçta çevresi 18 --19 cm olan bu taş, çeşitli yıkımlar sebebiyle birkaç defa kırılmıştır. Şimdi, ilk olarak konulduğu köşede, gümüş muhafazalı kurşun içine Gömülü yedi parça halinde bulunmaktadır. Kabe'nin, Kuzeydoğu duvarında (Hacer-i Esved ile Irakî köşeleri arasında) Hacer-i Esved köşesine yakın ve yerden 1,97 m kadar yükseklikte bulunan altın kaplı bir kapısı vardır. Kapı 1,8 x 3,5 m boyutlarındadır. Kapı ile Hacer-i Esved köşesi arasında kalan bölüme "Mültezem" denir. Kabe'nin Kuzeybatı duvarının (Irakî ile Sami köşelerinin) karşısında, yerden 1,25 m yükseklikte yarım daire şeklinde bir duvar bulunur. Bu duvara "Hatim" denir. Tavaf bu duvarın dışından yapılır. Kabe ile bu duvar arasında kalan boşluğa da "Hicr-i Kabe", "Hicr-i İsmail" veya "Hatıra" denir. Bu boşlukta Kâbe'ye yönelerek namaz kılınabilir, dua edilebilir. Ancak Kâbe'ye yönelindiği gibi buraya yönelip namaz kılınmaz. Kabe'nin "Hatim" 'e bakan duvarının üst ortasında altından yapılmış bir Oluk bulunmaktadır. Halk arasında "Altın Oluk" diye bilinen bu oluğa "Mizab-ı Kabe" denir.

2. Mescid-i Haram
"Mescid-i Haram", Mekke'de ortasında Kabe'nin bulunduğu büyük bir mabettir. Buna "Harem-i Şerif" de denir. Mescid-i Haram, Hz. Peygamber döneminde, Kabe'nin etrafındaki küçük bir alandan ibaret iken ilk olarak Hz. Ömer tarafından genişletilmiş ve etrafı bir duvarla çevrilmiştir. Daha sonraları Mescid-i Haram günümüze kadar pek çok defa genişletilmiştir. Bugün Mescid-i Haram, yüz binlerce insanın içinde ibadet edebileceği genişlikte bir alana sahiptir. Mescid-i Haram'ın içinde, Kâbe'den başka "Makam-ı İbrahim" ve "Zemzem" kuyusu bulunmaktadır. "Makam-ı İbrahim", yaygın görüşe göre, Hz. İbrahim'in Kâbe'yi inşa ederken iskele olarak kullandığı ya da insanları hacca çağırırken üzerine çıktığı Taşın bulunduğu yerdir. Burası "Kabe Kapısı" nın bulunduğu duvarın karşısında Kâbe'ye yakın bir yerde bulunmaktadır. "Zemzem", Allah'ın Hz. Hacer ve oğlu Hz. İsmail'e ihsan ettiği suyun adıdır. Zemzem suyunun ortaya çıkışı şöyle olmuştur: Hz. İbrahim, Allah'ın emriyle Eşi Hacer ve süt emmekte olan oğlu İsmail'i zemzemin bugünkü yerinde bulunan büyük bir ağacın altına yerleştirmişti. O sırada Kabe yapılmamış ve Mekke şehri kurulmamıştı. Etrafta ne bir insan, ne su, ne de bir hayat belirtisi vardı. Bu şartlar altında yaşamaya devam eden Hacer, nihayet su ve yiyeceği bitince çaresiz kalmış, bir su bulabilmek umuduyla önce "Safa Tepesi" ne, sonra da "Merve Tepesi" ne çıkmış ve bunu yedi defa tekrarlamış. (12) görebilmek ve birkaç yudum yoldaşı olabilir Merve Tepesi'ne son gelişinde oğlunu bıraktığı taraftan bir ses duymuş. Oğlunun yanına geldiğinde orada Cebrail tarafından zemzem suyunun çıkarılmış olduğunu görmüş. Yeryüzündeki suların en üstünü olan "Zemzem", halen Kabe'nin 20 m. kadar doğusunda, "Makam-ı İbrahim" e yakın bir yerde bulunan kuyudan çıkmaktadır. Bu kuyu tavaf alanının altındadır. Kuyuya biri bayanlara diğeri erkeklere ait olmak üzere iki ayrı yerden merdivenlerle inilmektedir. Zemzem suyu, içildiği gibi abdest ve gusülde de kullanılabilir. Hz. Peygamber zemzem hakkında şöyle buyurmuştur: "Zemzem hangi niyet için içilirse o niyet içindir." (13) Bu itibarla zemzem içerken dilek ve niyeti belirterek içmek uygundur. Zemzem içerken, "Allah'ım! Senden yararlı ilim, bol Rizik her türlü dert için şifa ve istiyorum." diye dua edilir. Mescid-i Haram, yeryüzündeki tüm mescidlerden üstündür. Burada kılınan namaz da diğer mescidlerde kılınan namazlardan Fazilet bakımından kat kat üstündür. (14)(11) Bkz. Al-i İmran Suresi, ayet: 96; Bakara Suresi, ayet: 127
(13) İbn-i Mace, Menasik, 78 - (Hadis No: 3062)
(14) Bkz. Ibn-i Mace, Sünen, I/450 (Hadis No: 1406)
 

HAC Yolculuğu

Bilindiği gibi hac yolculuğu hava yoluyla yapılmaktadır. Uçuş programları, hacılarımızın bir kısmı önce Medine, bir kısmı da Mekke'ye gidecek şekilde planlanır. Uçuşlar Ülkemizin çeşitli noktalarından gerçekleştirilir. Hacılarımızı taşıyan uçaklar çoğunlukla Cidde Havalimanına iner. Medine Havalimanına inen uçaklar da vardır. Ancak bunlar az sayıda ve Suud Hava Yollarına ait uçaklardır. Hac yolculuğu uzun ve kendine özgü zorlukları olan bir yolculuktur. Diyanet İşleri Başkanlığı'nca, hac farizasını yerine getirmek üzere Suudi Arabistan'a gidecek hacılarımızın bu yolculuklarını her çeşit çıkardan uzak, Sağlık ve Güvenlik şartları içinde yapmalarını sağlamak için, her türlü tedbirler alınmaktadır. Ancak seyahat esnasında sıkıntılarla karşılaşmamaları için hacı adaylarımızın dikkat etmesi gereken hususlar vardır. Her hacı adayının bunlara uyması önem arz etmektedir. Hacı adayının yolculuğa başlarken dikkate Alması gereken hususlar şöyle sıralanabilir:
  • Hacı adayı, her şeyden önce hac yolculuğunun, ya da turistik bir seyahat değil, bir ibadet yolculuğu olduğunu, bu yolda atılan her adımın ticari, çekilen her sıkıntının, bir taraftan kendisine sevap kazandırırken diğer taraftan günahlarını eriteceğini hiçbir zaman aklından çıkarmamalıdır. Bütün varlığıyla bu kutsal yolculuğu en iyi şekilde Değerlendirmeye yoğunlaşmalıdır.
  • Kafileye katıldıktan sonra Kafile başkanı ve din görevlilerinin talimat ve uyarıları doğrultusunda hareket edilmelidir. Kafilenin düzen ve Disiplini için bu çok önemlidir.
  • Diyanet İşleri Başkanlığı'nca giyilmesi ön görülen kıyafetler giyilmeli, doğru olarak doldurulmuş olan sağlık künyesi ile Hacı Kimlik Kartı boyuna takılı olmalıdır. Bunların hac sezonu boyunca da devamlı olarak takılı kalması gerekmektedir.
  • Sürekli ilaç kullananlar, beraberlerinde götürmek zorunda oldukları ilaçlar için rapor Almalı ve bu rapor yanlarında bulunmalıdır.
  • Menenjit aşısı yapıldığına dair aşı kartlarının da yine hacı adayının üzerinde olması gerekir.
  • Kendisine özgü, dikkat edilmesi gereken bir durumu olanlar, bunu Kafile görevlilerine çekinmeden söylemelidirler. Hatta bu konuda yakın arkadaşlarını da bilgilendirmelidirler.
  • Eşyaların üzerine kime ait olduğunu gösteren etiket yapıştırılmalıdır. Eşyalar verilirken otobüse ya da otobüsten indirilirken herkes kendisine ait olan eşyayı vermeli veya indirmelidir. Ayrıca eşyaların otobüse verilip verilmediğine dikkat edilmelidir.
  • Havalimanlarında görevli Başkanlık personelinin uyarı ve Talimatları dikkate alınmalıdır. Bagajlar bizzat sahipleri tarafından ilgililere teslim edilmeli ve alınacak bagaj Fişleri korunmalıdır.
  • İçinde ne olduğu bilinmeyen başkasına ait bir eşya Suudi Arabistan'a götürülmek üzere kabul edilmemelidir.
  • Uçağa binerken, Cidde ya da Medine Havalimanlarında giriş işlemleri yapilirken pasaportun hacı adayının elinde olması gerekir. Bu durumda hacı adayı pasaportunu itina ile muhafaza etmeli, onu istendiğinde kolayca çıkarabilmesi için kendisine verilen pasaport çantasına koymalıdır. Aynı durum ülkeye dönerken de söz konusudur.
  • Gümrük kontrollerinde, başkalarına ait eşyalar sahiplenilmemelidir.
  • Kısaca, bir ibadet Seyahati olan hac yolculuğunun kendine has sıkıntıları vardır. Bu itibarla sabırlı olmalı, kalp kırmamaya, kimseyi incitmemeye çalışmalı, vicdanını rahatsız edecek tavır ve hareketlerden uzak durmalıdır. Her an bir grup ve Kafile içinde olduğunu unutmayarak Beşeri münasebet, adap ve görgü kurallarına riayet etmelidir.
  

Yolculukta Namaz


Asli vatanından, dinen sefer sayılacak uzaklıkta bir yere gitmek üzere yola çıkan bir kimse yolculuk esnasında dört rek'atlı farzları ikişer rek'at olarak kılar. Gittiği 15 günden az kalacaksa aynı şekilde dört rek'atlı farzları ikişer rek'at olarak Kilar yerde. Gittiği 15 gün veya daha fazla kalmaya karar verirse, namazlarını tam kılar yerde.
Buna göre, az 15 gün Arafat'a çıkmadan önce Mekke'de kesintisiz en veya daha fazla kalanlar, mukim sayıldıklarından, gerek Arafat'a çıkmadan önce Mekke'de, gerek Arafat, Mina ve Müzdelife'de ve gerekse Arafat dönüşü Mekke'de kaldıkları süre içinde namazlarını tam olarak kılarlar. Arafat'a çıkmadan önce Mekke'de 15 günden az kalanlar, misafir sayıldıklarından gerek Arafat'a çıkmadan önce Mekke'de, gerek Arafat, Müzdelife ve Mina'da namazlarını seferi olarak kılarlar. Arafat'tan sonra Mekke'de 15 gün döndükten veya daha fazla kalacak olanlar ise bu süre zarfında namazlarını tam olarak kılarlar. Uygulamada Medine ziyareti 15 günden az olduðundan Medine namazlar Seferi olarak Kılınır. Seferi olup da oralarda mukim olan imamlara uyarak namazlarını kılanlar, imamla birlikte namazlarını tam olarak kılarlar.

Ihrama Nedir Girmek ve ihram?


Ihrama girmek
Hacc yapacak bir kimsenin ilk işi ihrama girmektir. İhrama girmek haccın şartıdır. İhrama girmeden hac yapılamaz.
İhram Nedir?
Haccın şartlarından biri olarak ihram, hac ya da umre yapmaya niyet eden kişinin, başka zamanlarda işlemesi mübah olan bazı fiil ve davranışları, belirli bir süre kendisine haram kılması, yasaklamasıdır. Denir de Buna "ihrama girme". İhrama girmiş olmanın gereklerinden biri olarak bürünülen havlu ve benzeri türden dikişsiz kıyafete de halk arasında ihram denmektedir. Ancak "ihram" bu değildir. Usulüne göre ihrama girilmediği sürece söz konusu bu örtülere bürünmekle ihrama girilmiş olunmaz.

Ihrama Nasıl girilir?

 İhrama, "Niyet" ve "Telbiye" ile girilir. "Niyet" ve "Telbiye" ihramın rükünleridir. Bunlar olmadan ihrama girme gerçekleşmez. a-Niyet "Niyet", yapılacak haccın şeklini kalben belirlemektir. Ayrıca lisanen söylenmesi müstehaptır. Burada temettu haccının yapılışı esas alındığına göre niyet umre için yapılacaktır. Şöyle niyet edilir: "Allah'ım umre yapmak istiyorum. Bunu kolaylaştır ve kabul eyle" b-Telbiye (Lebbeyk Allahümme lebbeyk, lebbeyke Lâ şerike leke lebbeyk, innel hamde ve'n-ni'mete leke ve'l mülk Lâ şerike lek) demektir. "Allah'ım! Davetine icabet ediyorum. Emrine boyun eğiyorum. Bütün varlığımla sana teslim oldum. Senin hiçbir ortağın yoktur. Tekrar tekrar davetine icabet ediyorum. Şüphesiz hamd sana mahsustur. Nimet senindir mülk de senin ... Senin hiçbir ortağın yoktur." Böylece niyet edilip telbiye söylenince ihrama girilmiş olur. Ancak ihrama girmeden önce, ya hususlar vardır da müstehap olarak yapılması gereken sünnet. İhrama girerken bunlara da riayet edilmelidir. Buna göre: İhrama girmek isteyen kimse, ön hazırlık olarak tırnaklarını keser. Gerekiyorsa koltuk altı ve kaşık kıllarını temizler, saç ve sakal traşı olup bıyıklarını düzeltir. Mümkünse gusleder. Bu gusül temizlik amacýyla yapıldığı için özel durumda olan bayanlar da guslederler. Gusül mümkün olmadığında abdest alır. Varsa güzel koku sürünür. Giymekte olduğu normal giysilerini ve iç çamaşırlarını (atlet ve kilotunu) çıkarıp, sadece "IZAR" rida "(16) denilen iki parça ihram örtüsüne sarınır ve. Başını açar, çoraplarını ve ayakkabılarını çıkarır. Terlik ve benzeri şeyler giyer. Bayanlar normal kıyafetlerini değiştirmezler. bundan sonra, kerâhat vakti değilse iki rek'at "ihram namazı" (17) Kilar. Namazdan sonra yukarıda belirtildiği şekilde niyet eder. arkasından da yüksek sesle telbiye söyler. Bayanlar telbiye söylerken seslerini yükseltmezler. Niyet ve telbiye'nin yapılmasıyla ihrama girilmiş ve " ihram yasakları "başlamış olur. İhrama giren kimseye, ihramlı olduğu sürece" muhrim "denir.

Ihrama nerede ve NEZAMAN girilir?


Mekke çevresinde ihrama girmek için belirlenmiş noktalar vardır. Bunlardan her birine "mikat" denir. Mikat sınırlarının dışından hacca veya umreye gelenler bu sınırları ihramsız olarak geçemezler. Buna göre: a. Doğrudan Mekke'ye gidecek olan hacı adayları, uçaklar Cidde'ye indiği ve Cidde de mikat sınırları içinde bulunduğundan, uçağın kalkacağı havalimanında veya evlerinde ihrama girerler. Gerektiğinde uçak mikat sınırını geçmeden uçak içinde de girilebilir. Ancak pratikteki zorluğu sebebiyle uçakta ihrama girme tercih edilmemelidir. b. Hacdan önce Medine'ye gidecek olan hacı adayları, Medine kaldıkları evlerde veya Mekke yolu üzerinde Medine'ye 11 km. uzaklıkta bulunan "zul-Huleyfe" (Ebyâr-i Ali) 'de ihrama girerler. Hac veya umre yapacak olanların mikat sınırını ihramsız olarak geçemeyeceklerini belirtmiştik. Mikat sınırını ihramsız olarak geçtikten sonra ihram giyenlere ceza (18) gerekir. Henüz hac ve umre ile ilgili görevlerden birini yapmadan Bu durumda olanlar, herhangi bir mikat sınırına dönerek yeniden ihrama girerlerse ceza düşer.

Ihrama ne zaman girilir?
İhrama, "hac ayları" içinde girilir. Hac ayları, günüdür Doğum Şevval ve Zilkade ayları ile Zilhicce ayının ilk. Bu aylar, hac menasikinin başladığı ve devam ettiği aylardır. Bazı İslâm bilginleri mekruh olmakla birlikte hac ayları başlamadan önce de ihrama girilebileceğini söylemişlerdir. Ancak en uygunu ihrama hac ayları başladıktan sonra girmektir

Ihramıyla yasak olan şeyler?

 İhrama giren kimse için bazı iş ve davranışlar yasaktır. Bunlara "ihram yasakları" denir. Bu yasaklar ihrama girildiği andan, yani niyet ve telbiye anından itibaren başlar, ihramdan çıkıncaya kadar devam eder. Uyması vaciptir deki İhramlı kimsenin "ihram yasakları". Yasakları ihlal edenlere, yasağın çeşidine ve ihlal biçimine göre değişen Cezalar gerekir. (19) İhramlı için yasak olan şeyler şunlardır: Cinsel iliskiye girmek veya Sevişmek, öpüşmek, oynaşmak .... gibi cinsel iliskiye götüren davranışlarda bulunmak. Şehevi duyguları tahrik edici şeyleri konuşmak. Tırnak kesmek, saç sakal tıraşı olmak, vücudun herhangi bir yerindeki kılları koparmak veya kesmek, saç sakal ve bıyıkları yağlamak, boyamak, saçlara biryantin veya Jöle sürmek, kadınlar oje ve ruj kullanmak, vücuda veya ihram örtüsüne koku sürmek ve parfüm kullanmak. Elbise giymek, başı ve yüzü örtmek, eldiven, çorap, topuklu ayakkabı giymek. Kadınlar normal giysilerini çıkarmazlar. Ancak ihram süresince yüzlerini açık bulundururlar. Harem denilen bölgenin (Mekke ve çevresinin) bitkilerini kesmek, koparmak. (Harem bölgesinin bitkilerini kesmek, koparmak ihramsız olanlar için de yasaktır.) Başkalarına zarar vermek, kavga etmek, sövmek, kötü söz ve davranışlarda bulunmak. İhramlı için Şunlar yasak değildir: İhramlının yıkanması, Kokusuz sabun kullanması, diş fırçalaması, diş çektirmesi, kırılan tırnağı ve zarar veren bir Kili koparması, kan aldırması, iğne yaptırması, yara üzerine Sargı sardırması, kol saati, yüzük ve bilezik takması, kemer kullanması, omuza çanta asması, yüzü ve başı örtmeden üzerine battaniye, pike ve benzeri şeyler Alması, palto ve benzeri giysileri giymeksizin Omuza Alması yasak değildir. İşte, usulüne göre ihrama giren hacı adayları, ihram yasaklarına riayet ederek, telbiye, tekbir, (20) tehlil (21) ve salavat-ı şerife söyleyerek, Mekke'ye ulaşırlar. Harem bölgesine ulaştıklarından dolayı dua ederler. Isteyenler Dua kitabındaki Mekke'ye Girişte Okunabilecek duayı okuyabilirler. Evlere yerleşip dinlendikten sonra fazla vakit geçirmeden telbiye ve tekbir getirerek Harem-i Şerif'e giderler. Kabe'yi görünce telbiyeyi kesip tehlil ve tekbirlerle dua ederler. Daha sonra "Umre tavafı" nı (22) yaparlar.


(20) Allahu Ekber, Allahu Ekber, La İlahe İllallahu va'llahu Ekber, Allahu Ekber ve li'llahi'l hamd) demektir.
Anlamı: Allah büyüktür, Allah büyüktür, Allah'tan başka hiçbir ilah yoktur. Allah büyüktür, Allah büyüktür, hamd Allah'a mahsustur.)

(21) (La ilahe illallahu vahdehu la şerike leh, lehül mülkü ve lehul hamdu ve hüve ala külli şeyin kadir) demektir.
Anlamı: Allah'tan başka ilah yoktur. O tektir. Ortağı yoktur. Mülk onundur. Hamd ona mahsustur. O her şeye gücü yetendir.
(22) Uygulamada "Temettu Hacci" alındığı için burada yapılan ilk tavaf umre tavafıdır esas.

Tavaf nedir & Tavafın yapılısı?


Tavaf Nedir?

"Tavaf", Hacer-i Esved köşesinden veya hizasından başlayarak tavaf niyetiyle Kabe'nin etrafında yedi defa dönmektir. Her bir dönüşe "Şavt" denir. Yedi şavt bir tavaf olur.


Tavafın Yapılışı

Hacer-i Esved hizasına gelmeden:
"Allah'ım! Senin rızan için Umre tavafı yapmak istiyorum. Bunu kolaylaştır ve kabul eyle" diye niyet edilir. Tavafa başlamadan önce erkekler "Iztıba" (23) yaparlar. Böylece Hacer-i Esved'in hizasına doğru gidilir. Bu esnada tekbir, tehlil getirilmesi ve dua edilmesi uygun olur. Hacer-i Esved'in hizasına varılınca eller, içleri Kâbe'ye doğru olacak şekilde namaza durur gibi omuz veya kulak hizasına kadar kaldırılıp "Bismillahi Allahu Ekber" denildikten sonra Hacer-i Esved "istilam" edilir. İstilam, elleri Hacer-i Esved'in üzerine koyup onu öpmek demektir. Ancak hac mevsiminde bu mümkün olmamaktadır. Bu sebeple Hacer-i Esved'e uzaktan elle işaret edilip sağ avucun içi öpülmekle yetinilir. Hacer-i Esved'i istilam etmek sünnettir. Başkalarına eziyet etmek ise haramdır. Sünneti yerine getireceğim diye insanlara eziyet vermekten ve böylece haram işlemekten şiddetle sakınılmalıdır. Bundan sonra Kabe sola alınarak tavafa başlanır. Tavafa başlarken Onu şavtın başında: "Allah, bütün eksikliklerden uzaktır. Hamd, Allah'a mahsustur. Allah'tan başka hiçbir ilah yoktur. Allah en büyüktür. Bütün güç ve kuvvet Sanı yüce ve azamet sahibi Allah'a aittir. Salat ve selam, efendimiz Muhammed aleyhi's-selama olsun. Allah'ım! Sana iman ederek, Kitabını TASDİK ederek, verdiğim sözü yerine getirerek ve Peygamberinin sünnetine uyarak bu ibadetimi yerine getiriyorum "diye dua edilmesi güzel olur. Tavafın, Hatim'in dışından yapılması gerekir. Tavafın ilk üç şavtında mümkün olduğu sürece erkekler "Remel" (24) yaparlar. Tavaf esnasında dua edilir, tekbir ve tehlil getirilir. Kur'an okunabilir. Tavafta telbiye getirilmez. En uygunu herkesin içinden Geldiği Gibi ihlâsla ve samimiyetle dua etmesidir. Mutlaka bir takım Arapça duaların okunması şart değildir. Isteyenler Dua kitabinda yer alan tavaf dualarını okuyabilirler. Tavafın kesintisiz olarak yapılması sünnettir. Bu sebeple tavaf sırasında farz namaz için kamet getirilmesi, abdestin bozulması, ya da tavafı kesmeyi gerektiren başka bir mazeretin ortaya çıkması gibi durumların dışında tavafa ara verilmemelidir. "Yemen" köşesine gelindiğinde, bu köşe de istilam edilir. Diğer Köşeler istilam edilmez. Yemen köşesi ile Hacer-i Esved köşesi arasında; "Rabbimiz! Bize dünyada iyilik ver. Ahirette de iyilik ver. Bizi cehennem azabından koru. İyilerle birlikte cennete koy. Ey mutlak güç sahibi! Ey günahları çok bağışlayan! Ey alemlerin Rabbi!" Duasının okunması güzel olur. Hacer-i Esved ya da hizasına varılınca ilk şavt tamamlanmış olur köşesine. Beklemeden tekrar istilam yapılarak ikinci Kimden Kimden devam edilir. Diğer şavtlar da aynı şekilde yapılır. Yedinci şavtın sonunda Hacer-i Esved tekrar istilam edilerek tavaf bitirilir. Sonra Harem-i Şerif'in uygun bir yerinde iki rekat tavaf namazı Kılınır. Tavaf NAMAZININ, kerahat vakti değilse tavafın hemen peşinden kılınması daha iyidir. Tavaf namazından sonra dua edilir ve zemzem içilir. İsteyenler dua kitabında yer alan tavaf namazı duasını okuyabilirler. Ancak herkesin kendi dilinde içinden Geldiği Gibi dua etmesi daha güzeldir. Sonra Hacer-i Esved tekrar istilam edilerek sa'y (25) yapmak üzere Safa tepesine gidilir.


(23) Iztıba, vücudun üst kısmına örtülen peştemalın bir ucunu sağ koltuk altından geçirerek sol omuz üzerine alıp sağ kolu omuzla birlikte açıkta bırakmaktır. Iztıba, arkasında sa'y yapılacak tavaflarda söz konusudur. Tavaf bitince omuz kapatılır.

(24) Remel, erkeklerin, tavafın ilk üç şavtında kısa adımlarla koşarak çalımlı yürümeleridir. Remel, sadece arkasından sa'y yapılacak tavaflarda sünnettir.
(25) Temettu haccının uygulaması esas alındığına göre bu sa'y, umrenin sa'yidir.

SA'Y Nedir ve Yapılısı ?

 A. Sa 'y Nedir? "Sa'y" kelimesi; koşmak, hızlı yürümek anlamına gelmektedir. Hac ve umrede Kabe'nin doğu tarafındaki "Safa" tepesinden başlayarak "Merve" ye dört gidiş, Merve'den Safa'ya üç dönüş olmak üzere bu iki tepe arasındaki gidiş-gelişe denir. Safa'dan Merve'ye her bir gidişe ve Merve'den Safa'ya her bir dönüşe "şavt" denir. Safa ile Merve arasındaki yaklaşık 400 metre uzunluğundaki yürüme alanına "Mes'a" denir. Sa'y yapmak vaciptir. Sa'yin aslı, Hz. Hacer'in henüz kendisini emmekte olan oğlu Hz. Ismail için su Ararken bu iki tepe arasında koşması hatırasına dayanmaktadır. B. Sa 'yin Yapılışı Hacer-i Esved istilam edilerek Safa tepesine çıkılır. "Allah'ım! Senin rızan için umre sa'yini yapmak istiyorum. Bunu kolaylaştır ve kabul eyle." diye niyet edildikten sonra Kâbe'ye dönülerek tekbir, tehlil, salavat okunur ve içtenlikle dua edilir. Sonra Merve tepesine doğru yürünür. Sa'y esnasında herkes içinden Geldiği şekilde dua eder. İsteyenler dua kitabındaki sa'y dualarını okuyabilirler. Yeşil ışıklı direklerin arasında, erkekler koşar adımlarla Yürürler. Buna "Hervele" denir. Yeşil Direkler arasında her gidiş ve gelişte: "Rabbim! Günahlarımızı bağışla. Bize merhamet et. Bize ikram et. Bizim Bildiğimiz ve bilmediğimiz bütün kusurlarımızı biliyorsun, bunları affet. Çünkü Sen mutlak güç, kerem ve ihsan sahibi olansın." diye dua edilmesi güzel olur. Merve'ye Varınca bir şavt tamamlanmış olur. Burada da yine Kâbe'ye yönelerek tekbir, tehlil ve salavat-ı şerife getirilip dua edilir. Sonra Merve'den Safa'ya doğru yürünür. Safa'ya Varınca ikinci şavt tamamlanmış olur. Diğer şavtlar da aynı şekilde yapılır. Yedinci şavt tamamlandýktan sonra Merve'de Kâbe'ye karşı dönülerek dua edilir. Isteyen dua kitabında yer alan Sa'y bittikten sonra Merve'de okunabilecek duayı okuyabilirler. Fakat en güzeli, içe doğan duaların yapılmasıdır. Bundan sonra tıraş olup ihramdan çıkılır.

Hac Kurbanı?

 Temettu ve Kıran Hacci yapanların, hac kurbanı (şükür hedyi) Kesmeleri vaciptir. Her ne kadar sünnete uygun olan, hac kurbanının, büyük şeytana taş attıktan sonra kesilmesi ise de, taş atmadan önce de kesilmesi mümkündür. Hac kurbanı, Harem Bölgesi sınırları içerisinde, Bayramın birinci günü tan yerinin ağarmaya başlamasından itibaren kesilir. (31)Hac kurbanının etinden sahibi dahil herkes yiyebilir. Temettu ve Kıran Hacci yapanlar gün oruç tutarlar üzerinde, Kurban kesme imkânı bulamazlarsa bunun yerine. Bu gün orucun üç günü, hacdan önce ve hac ihramına girdikten sonra (Mekke'de Doğum) tutulur. En uygunu 7, 8 ve 9. Zilhicce günlerinde tutulmasıdır. Geri kalan yedi gün ise, Bayramın dördüncü gününden sonra olmak üzere, hacdan sonra tutulur. Bu yedi günün memlekete döndükten sonra tutulması daha uygundur. Bunların peşpeşe tutulması şart değildir. Hacılar, Kurban Bayramında şartlarını taşıyan her müslümanın kesmekte olduğu kurbanı (Udhiyyeyi) kesmek zorunda değillerdir. Fakat sevap kazanmak için nafile olarak kesebilirler. Nafile olarak bu kurbanı kesmek istedikleri takdirde vekâlet vererek memleketlerinde kestirmeleri daha uygun olur. (31) Bir kimse hac kurbanını bizzat kendisi kesebileceği gibi vekâlet vererek bir başkasına da kestirebilir. Nitekim İslâm Kalkınma Bankası bedelini ödeyenlerin kurbanlarını, onlara vekâleten kestirmektedir.

İHRAM NASIL BAĞLANIR


Yorumlar - Yorum Yaz
Ziyaret Bilgileri
Aktif Ziyaretçi2
Bugün Toplam45
Toplam Ziyaret434120
KUR'AN PORTALI

DİYANET ÇOCUK

 

DİLEK ÖNERİ KUTUSU